SEV Connect - İlkbahar 2020

8 CONNECT İLKBAHAR insana verdiği değeri, yardımseverliğini ve biraz da bu nedenlerle kraliyette hafif dışlandığını öğrendim. Okuduklarımdan sonra kendisine saygım arttı. Birkaç ay sonrasında da müzikalin söz yazarı ve bestecilerinden Angela Knight ile tanıştım ve bana Queen of the People’s Hearts müzikalinden bahsetti. Beklenmedik bir sürprizle, yazın zevk ve heyecanla araştırdığım Lady Diana’yı canlandırmak üzere Angela ile anlaştım. Basında çıkan haberlerden, 15 dilde rahatlıkla şarkı söyleyebildiğinizi ve bu müzikal için seçmelere 10 gün gibi kısa sürede hazırlandığınızı okuduk. Role hazırlık sürecinde zorlandığınız noktalar var mıydı? Farklı dillerde şarkı söylemek, klasik şan eğitimi almış herkesin kazandığı bir yetenek aslında. Benim dile yatkınlığım ve farklı dillere merakım nedeniyle listem daha geniş olmuş olabilir, fakat bu aslında şan eğitimi almış herkesten beklenen bir şey. Türkiye’deki şan eğitimim boyunca, sınıf arkadaşlarımla beraber İtalyanca, Fransızca, Almanca, Türkçe, İngilizce ve Rusça eserler çalıştığımızı hatırlıyorum. Amerika’da buna farklı dillerdeki klasik müzik eserleri de eklendi ve böylece listem uzadı. Bugüne kadar aldığım eğitimler ve performans tecrübelerim sayesinde, bir de hızlı müzik öğrenmeyi öğrendim. Yani aslında kısa sürede rolü öğrenmem, daha önce bu anlamda çok antrenmanlı olmam sayesinde mümkün olabildi. Şancılar arasında “parçanın gırtlağa oturması” diye bir ifade vardır. Bir şarkının veya aryanın nota ve ritimlerinin öğrenilmesi, sözlerinin özümsenmesi ve ifadesinin oturması dışında, bir de gırtlağa yerleşmesi söz konusu. O da parçanın rahatlıkla söylenebilmesi anlamına geliyor aslında. 10 gün içerisinde bunu gerçekleştirmek zorlandığım bir şey oldu. Neyse ki, o zamanla temsillerin olacağı tarih arasında parçaları iyice özümseyecek, rahatlıkla söyleyebilir hale gelecek kadar zaman var! Lady Diana gibi attığı her adım dünya tarafından izlenmiş popüler bir ismi canlandıracak olmanın sizde yarattığı duyguları öğrenebilir miyiz? İlk defa, gerçekten yaşamış, dünyaca tanınan popüler bir karakteri canlandırmak üzere çalışıyorum. Tabii ki çok heyecanlıyım! Fakat korkmuyor da değilim. Washington D.C. gibi bir yerde, Broadway’de ve Washington National Opera’da temsillere çıkmış inanılmaz müzisyenlerle aynı sahneyi paylaşacağım ve her ne kadar bu noktada İngilizcem oldukça ileri seviye olsa da, ana dilim olmayan bir dilde dünyaca tanınan bir karakteri canlandıracağım. İnsan ister istemez, “Bakalım tereciye tere satabilecek miyim?” diye düşünüyor. İzmir’in ve tabii İzmir Amerikan Koleji’nin dünya vatandaşı olarak yetişmenizdeki rolü nedir? İzmirli olmanın çok büyük avantajlarını gördüğüme inanıyorum. İzmir, Türkiye’nin kültürel çeşitliliğini ve zenginliğini en iyi şekilde temsil eden şehirlerden biri. İzmir aynı zamanda oldukça entelektüel ve açık görüşlü bir popülasyona sahip. Hem böyle bir ortamda yetişmiş hem de İzmir Amerikan Koleji gibi bir okulda eğitim alarak Amerikan kültürünü de kazanmış bir birey olarak, Amerika’da bulunduğum ortamlara çok daha rahat ayak uydurabildiğimi, kendimi daha iyi ifade edebildiğimi, farklı fikirlere açık olabildiğimi, kendi zengin kültürümle Amerika’da fark yaratabildiğimi ve Türkiye’yi burada en iyi şekilde temsil edebildiğimi düşünüyorum. Anneniz GrasyaM. Şen, 1980 ACI mezunu. Hayatınızla ilgili önemli kararlar alma dönemlerinde, benzer bir kültürle yetişmenizin pozitif etkilerini gördünüz mü? Hem annemGrasya M. Şen hem de babaannemMeri Şen (Miryam Bengiyat, ACI’54) ACI mezunu. Küçük yaştan itibaren annemin ve babaannemin okul hikâyelerini dinlediğim için, ACI Ailesi’ne katılmak benim için bir hedefti. ACI yaratıcı olmayı, farklı düşünmeyi ve farklılıkları anlayışla karşılamayı aşılayan bir okul. Sanıyorum ki, böyle benzer bir eğitim kültürüne sahip olmamızın bir pozitif etkisi; özellikle de hayatımla ilgili ailemin benim için hayal ettiklerinden farklı kararlar aldığım zaman anlayış göstererek, beni desteklemeleri oldu. Annem ve babaannemle zaten kuvvetli olan bağımızın, bir de ACI’ı paylaşmamızla daha da pekiştiğini düşünüyorum. “Hem annemGrasya M. Şen hem de babaannem Meri Şen İzmir ACI mezunu. Küçük yaştan itibaren annemin ve babaannemin okul hikâyelerini dinlediğim için, ACI Ailesi’ne katılmak benim için bir hedefti.” Fotoğraf: Erika Arlas Gündemdekiler

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=