SEV Connect - İlkbahar 2020

30 CONNECT İLKBAHAR Portreler mezunusun, hemen başlayabilirsin” dedi. İktisat Bankası’nda çalışırken eşim Tunç ile tanıştım ve aynı yıl evlendik. Tunç, annesinin de Üsküdar Amerikan mezunu olduğunu söyledi ve tanıştığımız andan itibaren çok iyi anlaştık. Okulda aşılanan ortak değerler nedeniyle birbirimizi çok daha iyi anlıyoruz. Özden Hanım, siz şirkette bugüne kadar neler yaptınız? Şirketin son 20 yılının içindeyim. Tunç ile evlendikten sonra iki yıl daha İktisat Bankası’nda çalıştım. Ancak Türkiye ekonomisinin krize girdiği yıllardı ve bu dönemde bankada olmak son derece yıpratıcıydı. Tam o sırada Figen Hanım ve Tunç, “neden gelip bize destek olmuyorsun” dediler. Kabul edip şirkette çalışmaya başladım. O zamanlar Rusya’da yapılan projelerin ithalat süreçlerine yardımcı oldum. Ardından Hollandalı ortağımızla, Form Group dışında Termoflex Form adlı ortak girişimimiz oldu. Figen Hanım, burada yer almamı uygun gördü. 94’ten 98’e kadar yabancı bir ortaklığın içinde, idari müdürlerden biri olarak bulunmak, benim için çok büyük tecrübeydi. Figen Hanım’ın da belirttiği gibi, biz firmalarla temsilcilik üzerinden çalışmakla birlikte hepsiyle ortaklık kurma arzusundayız. Bu durum vatanımıza fayda sağlarken bizlere de çok şey öğretiyor. Daha sonra doğum iznine ayrıldım, 2003’te tekrar döndüm. O dönemde Figen Hanım ve Bedi Bey vizyonerliklerini kullanarak, şirketlerin organizasyonel bir değişime ihtiyacı olduğunu belirttiler ve yönetim danışmanlarıyla ilerlemek gerektiğinin altını çizdiler. Ben de 2006’ya kadar yönetim danışmanlarıyla birlikte çalışarak şirketin reorganizasyonunda yer aldım. O noktada Bedi Bey ve Figen Hanım bana çok güvendiler. 2010 yılında profesyonel genel müdürleri aramıza alarak firmalarımızı konularına göre ayırmaya başladık. Bizler yönetim kurulunda var olmalıyız diyerek tamamen kurumsallaşma aşamasına girdik. Geçen seneye kadar daha ziyade operasyonun içindeydim, geçen seneden itibaren ben de yönetim kuruluna geçtim. Artık tamamen profesyonel kadrolarla ilerliyoruz. Figen Hanım, siz bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz? Açıkçası böyle bir değişime çok hazırdım. Çünkü yeterince uzun zaman çalıştığınızda, artık yapabileceğiniz nedenle ben İK ve şirketin organizasyon yapısıyla daha rahat ilgilenebildim, çünkü o tarafı da gördüm; ne istenebileceğini, nasıl hissedildiğini biliyorsun. Üçüncü neslin bu duyguyu bilmeleri ya da bir iş görüşmesine gitmenin tecrübesini yaşamaları gerekiyor. ‘Benim burada yerim hazır’ diye rahatlamamalılar. Bizim bir oğlumuz var, Emre. Şu anda yurt dışında endüstri mühendisliği okuyor. O da ileride şirketimizde çalışmak isterse bir kulvarda kendisine rahatlıkla yer bulabilir. Tunç, Güray, Levent ve ben ikinci nesil olarak bayrak devraldık. Hepimiz bu bayrağı çocuklarımıza devretmek isteriz. Çocuklar bu şirketin hissedarları, isterlerse hissedar olarak kalırlar, isterlerse de bilfiil çalışabilirler. Peki, her ikiniz de UAA ile ve oradan arkadaşlarınızla ilişkilerinizi sürdürüyor musunuz? F.K: Elbette… 55. yıl Reunion’da kalabalık bir gruptuk. Bunun dışında ayda bir gerçekleşen toplantılarda en az 12 kişi oluyoruz. Farklı şehirlerde, farklı ülkelerde yaşayan arkadaşlarımız var, onlar da geldiğinde fırsat telakki ediyor ve bir araya geliyoruz. Hakikatten aradan hiç zaman geçmemiş gibi oluyor. Bir de WhatsApp grubumuz var. Ben onlara “Kızlar” diyorum. Ö.K: Bizde de 25 yılın ardından görüşmeler daha hızlandı. Gerçekten herkes birbirini çok özlemiş. Bizim de 65 kişilik WhatsApp grubumuz var, bazen öyle bir yazışma trafiği oluyor ki… En son yazışmamızda bir arkadaşımızın annesi için iyi bir doktor arayışı vardı, o anda herkes elinden ne geliyorsa yardım etme gayretinde oldu. Gerçekten çok kıymetli bir şey bu. Hepimiz 50 yaşında olduğumuz için 40 küsur kişi bir araya gelerek bunu kutladık. Çok da eğlenceli oldu. Amerika’da ya da Avrupa’da yaşayan arkadaşlarımızdan biri Türkiye’ye geldiğinde gruba “Kızlar ben buradayım” diye mesaj atıyor ve toplanıyoruz. F.K: Lise yıllarında sanırım hepimiz kendimizi bulmaya çalışıyoruz ve o yılların arkadaşlıkları çok kıymetli oluyor. Bu sadece kızlar için değil, erkekler için de geçerli. Diğer okullar da UAA gibi olsun isterim doğrusu. Ama bir de dezavantajı var: Okul bitip hayata atılınca ve çok değişik şeylerle karşılaşınca, dünyanın o derece düzenli bir yer olmadığını gördük. Fakat biz, en azından kendi şirketimize aynı düzeni getirmeye çalıştık. şeyler de bitiyor; başka neler yapabileceğini düşünüyorsunuz. Ben de böyle bir arayış içindeydim. Son beş-altı yıldır melek yatırımcılık yapıyorum. Melek yatırımcılığı yine klima alanına mı yapıyorsunuz? Pek çıkmıyor gerçi ama klimayla ilgili olan alanlara doğal olarak eğiliyorum. İki proje çıktı, ikisi de desteklediğimiz girişimler. Farklı alanları da görmek gerektiği düşüncesindeyim, onun için gıda, tarım gibi alanlara yöneliyorum. Yeni ne var, işimizi nasıl kolaylaştırabiliriz diye düşünerek yönelimlerimizi ona göre yapıyoruz. Keiretsu adlı bir melek yatırımcı ajansı var, onlarla birlikte çalışıyorum. Şu anda bioplastik konusuna yatırım yapmak üzereyiz. For Farming adıyla başka bir yatırımım daha var; o da dijital teknolojinin tarımda kullanılmasını içeriyor. Mesela küçük bir haznenin içinde maydanoz veya dereotu yetişiyor ve taze taze kesip size veriyorlar. Taşınabilir sera gibi, marketlerde bulunuyor. İleride taze gıdaya ulaşabilmek için bu sistemler son derece önemli. Genç kuşakta şirkete yönelik bir ilgi var mı? F.K: Kısmen var tabii. Ama biz onları illa burada çalışacaksın diye baskılamıyoruz. Tam tersine, aile anayasalarının en temel maddelerinden biri, elemanlar kendilerini ailede görev alacak şekilde yetiştirir ve başka bir şirkette bir-iki yıl deneyim edinir. Ö.K: Dışarıda çalışma gerekliliğini bizler beş yıl olarak belirledik, çünkü aile firması olması nedeniyle Figen Hanım da, Tunç da işin içindeler. İzmir’deki fabrikamızın başında da Bedi Bey’in ağabeyinin oğlu Güray Korun var. Çekirdek aile olarak işin içindeyiz. Fakat hepsi dışarıda tecrübe edinmeden, direkt olarak işe başlamışlar. Benim toplamda dört yıllık bir iş deneyiyim vardı, ama masanın öbür tarafında oturmak çok farklı; empati kurabiliyorsunuz. O FormGroup'un Üsküdar Amerikan mezunu iki üst düzey yöneticisi, aldıkları eğitimi işlerine yansıtarak şirketlerini geleceğe taşımayı hedefliyorlar.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=