SEV Connect - İlkbahar 2019
CONNECT İLKBAHAR 59 korumaya ve kollamaya ahdettiğimiz gerçekler. Bu yüzden “Binbir Gece Masalları” nın büyüsü hiç kaçmaz, modası hiç geçmez. Her zaman dediğim gibi, insanları en çok gerçekler yorar. Gerçek dışılığa, fantastik dünyalara yapılacak bir yolculuk, iki saat boyunca seyirciyi dinlendirecektir. İşte tam da bu yüzdendir ki, Hollywood, telaffuz etmekte bile zorlandığımız devasa bütçeleri, mütemadiyen ve hiç bıkmadan fantastik filmlere ayırmakta. Neden? Gerçekler acıtır, masallar okşar, hele bir de aşk varsa, bu masal devam eder. Sevginin, Zümrüd-ü Anka’nın küllerinde kendi kendini yaratması gibi sonsuza kadar devam edecek bir döngüdür bu aslında. Beni zaten Türk tiyatrosunun “Jean Of Arc” ı (Jan Dark) ilan ettiler; her temanın üzerine üzerine yürürüm, bilindik bilinmedik hangi eseri koyarsanız koyun önüme, yönetmen olarak, neredeyse kırk yıla yaklaşmış bir sanat birikimiyle, pek çok sanat disiplininin bana bıraktığı besinle, gözü kara dalıveririm içine. Ancak sırrım, etrafımda oluşturduğum ekibi iyi, gerçekten çok iyi oyunculardan oluşturmamdır. Hep birlikte, içimizi dışımıza çıkararak, gözü pek derin sularda yüzmeye hevesliyizdir biz. Geçmişten günümüze Türkiye’de tiyatronun hak ettiği ilgiyi gördüğü söylenemez… Sanatsal açıdan “Binbir Gece Masalları” nı sahneye taşımak, geniş bir kadronun yanı sıra meşakkatli bir uyarlamayı da beraberinde getirmiş olsa gerek. Gerek uyarlama, gerekse sahneleme sırasında karşılaştığınız sorunlar ve bu sorunları aşma yöntemleriniz nelerdi? “Binbir Gece Masalları” , bildiğiniz üzere şark masallarından oluşan anonim bir yapıt. Eseri, genç tiyatro yazarlarından, oyunculuğunu da çok başarılı bulduğum, “Seksenler” gibi sevilen televizyon dizilerinin de yazım kadrosunda bulunan Eray Yasin Işık kaleme aldı. Eray’a sadece, “ Binbir Gece Masalları , çocukluk ve gençlik düşümdür. Bu kısıtlı imkânlarla, özel bir tiyatroda nasıl can verebiliriz?” diye sordum. Sorduktan bir ay sonra bitmiş metinle karşıma geldi ve masanın üzerine teksti bıraktı. “Ne yapıyorsun sen, delirmiş olmalısın!” dediğimde, “Asıl sen delirmişsin ki, bu kadar kalabalık kadrolu bir oyunu tek başına yoktan var etmeye çalışıyorsun, saygı duyarım” cevabını verdi. Broadway’de, Amsterdam Tiyatrosu’nda sahnelenen “Alaaddin” müzikalini duymuşsunuzdur. En az altmış-yetmiş kişiyle perde açıyor. Bizse kısıtlı imkânlarımızla, on beş kişiyle, altmış kişinin yarattığı illüzyonu sunmaya çalışıyoruz. Tüm bu zorlayıcı unsurlara rağmen, Türk olmamızın ve pratik zekâmızın olmazı olura dönüştürme yetisiyle, fiyakalı bir eser oluşturmaya gayret ettik. Sanırım bunda başarılı da olduk. Eray, çok sağlam bir Şehrazat- Şehriyar kurgusunun arasına en sevilen masalları, çağdaş esprileri de yerli yerinde kullanarak bir rota çizdi. Son olarak da dekoratörümüz Cihan Aşer, bol ödüllü ışık tasarımcımız Yüksel Aymaz, koreografımız Veysel Aymaz, genç müzik insanı Nida Şan, kostümleriyle büyük usta YıldırımMayruk ve Armelit Kostüm, bir sinema filmi yapıyormuşçasına, sonsuz zaman ve mekân ilişkisini konuşturabilmemize olanak sağladı. Sözün özü, evet çok zorluklar vardı, fakat biz de bu yola, “komando” olmak üzere çıkmıştık zaten (gülüyor). Bu derece bilindik bir eserin, yine ve yeniden izleyici çekebileceğine dair inancınızın temellerini, hangi saiklerin oluşturduğunu öğrenebilir miyiz? İyi ile kötünün savaşı, sağduyu ve vicdanın galibiyeti, güçlünün güçsüzü akıl karşısında ezemediği gerçeği; tüm bunlar hayatın saikleri içerisinde yapabileceğiniz onca şey varken, tiyatroyu daha geniş kesimlere sevdirmeyi öncelemenizin altında yatan nedir? Hak ettiği ilgiyi görüyor aslında. Görmeseydi eğer birbiri ardına her gün yeni özel tiyatrolar kurulmaz, oyuncular da tiyatro sahnesinde olabilmek için bu kadar iştahlı olmazlardı. Seyirciden aldığının dışında devletten de destek görüyor özel tiyatrolar. Devlet, amatör ya da profesyonel, çocuk veya yetişkin tüm oyunlara maddi anlamda destek sağlıyor. Yakın gelecekte elbette bu miktarların artması en büyük dileğimiz. Belediyeler, ki onlarla çok çalışıyoruz, kurumsal olarak, birbirinden güzel ve bakımlı kültür merkezlerini tahsis ediyor, kendileri de halka bilabedel veya çok cüzi rakamlarla sanatı taşımayı hedefliyorlar. Anadolu’ya gittiğinizde gençler sizi sarmalıyorlar, hepsinin gönlünde yatan aslan, tiyatro oyunculuğu. İlgi gösterilmeyen bir sanat dalı olsa, insanlar bu kadar tiyatronun bir parçası olabilmek için çıldırır mıydı? Bana gelince; sanatsal açıdan yapabileceğim onca şeyi, yıllar içerisinde önce bir balerin, sonra sinema oyuncusu, ardından televizyon yapımcı ve sunucusu, sahnede bir showgirl olarak zaten yaptım. Tüm bu çalışma hayatının birikimini tiyatroya bir kurucu, yönetmen ve başrol oyuncusu olarak yansıtmanın tam da zamanı olduğunu biliyordum ve başardım. • Dünyanın önde gelen tiyatrolarında, geniş kadrolar eşliğinde sergilenen bir oyun Binbir Gece Masalları. Çiğdem Tunç ise dar ama çok iyi bir ekiple sahneliyor bu ünlü oyunu.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=