SEV Connect - İlkbahar 2019
CONNECT İLKBAHAR 57 Hangi hayvanı izlemeyi ve fotoğraflamayı tercih ediyorsunuz? Benim için çok fark etmiyor ama kedilere özel bir ilgi duyuyorum. Instagram’daki insanlar, yavru aslan, çita, leopar görmek istiyor. Ama ben daha farklı düşünüyorum. Adam fotoğraf makinesiyle geliyor, makineyi yukarı kaldırıyor, aslanın yüzünü çekiyor. Vahşi yaşam fotoğrafçılığı bir şey anlatmalı. O hayvanla, çevresiyle ilgili olmalı ve fotoğraf iyi bir kompozisyon içinde bulunmalı. Yoksa fotoğrafı çekilen aslanın yüzü doğada mı, hayvanat bahçesinde mi, kimse anlamaz. Vahşi hayvan nüfusu ciddi bir tehlike altında. Bu gidiş ne kadar sürecek kimse bilmiyor. Ne düşünüyorsunuz? Afrika da dâhil birçok yerde bu böyle… İnsanların yerleşim alanları genişledikçe, hayvanlar daha dar alanlara sıkıştırılıyor. Kendi habitatlarını kaybediyorlar. Örneğin çita, hızıyla avlanan bir hayvan olduğu için büyük alanlar ister. Alanını daraltırsanız avlanamaz ve hayatta kalamaz. Bir de, bu hayvanların hepsi belli bir alanı kontrol ederler. Bir aslan ailesini düşünün; erkek belli bir alanı kontrol eder, buraya başka hayvanı sokmaz. Onların alanlarını daralttıkça nüfuslarını da düşürüyorsunuz. Afrika’da aslan sayısının 20-25 bine düştüğü söyleniyor. Bu çok kötü. Aslanları hayvanat bahçesinde görmek başka, doğal ortamlarında avlanırken ya da sosyal yaşamlarında görmek daha başka... Olası bir vahşi hayvan saldırısından korkmuyor musunuz? Hiç korkmadım. Bir iki kere filler kovaladı. Gide gele ben de hayvanların verdiği sinyalleri anlamaya başladım. Tabii yanınızda bir profesyonel, bir ranger varsa ortada korkulacak bir şey kalmıyor. Onlar hayvanı çok iyi okuyorlar, anlıyorlar. Fil size “Bak oğlum çek git” mesajını verdiği zaman uzaklaşacaksınız. Yavrusu olan dişiyi rahatsız etmeyeceksiniz. Anneler her zaman çocukları için her şeyi yaparlar. Yanımdan bakarak aslan da geçti. Kafasını kaldırıp bana da baktı. Aracın üzerine çita da çıktı. Hiç birinden tedirgin olmadım. Önümüzdeki günler için yeni bir projeniz var mı? TESYEV yararına yeni bir şey yapmayı hedefliyorum. Ama onunla sınırlı değil, okul için de bir şey yapmak istiyorum. “Bir iki sergi açalım, Mezunlar Derneği'ne bağış olsun. Başka şeyler de yapalım, bir fon oluşur” dediler, “Vahşi hayvan fotoğrafçılığında sabır, bekleme ve doğru zamanda doğru yerde olma, çok önemli. Hayvanların dilinden anlamak, onların peşinden gitmek, doğru anı sabırla beklemek…” “tamam” dedim. Ama arkası gelmedi. Bu bir proje meselesi... Ben bu tür şeylere açığım. İki fotoğraf satıp para kazanmak derdinde değilim. Masrafları da karşılarım. Bütün gelirleri de vakıflara bırakırım. Daha evvel bunu yaptım. Okulum için de yapmak isterim. SEV de bunun içinde yer alabilir. Onlar da bu tür projeler arıyorlar. Ben hazırım. Her şeyi yapabiliriz, yeter ki, çocuklar için bir burs fonu oluşturalım. İyi bir vahşi yaşam fotoğrafçısı olmanın sırrı nedir? Vahşi yaşam fotoğrafçılığında öncelikle şanslı olacaksınız. Doğru zamanda ve doğru yerde olmak çok önemli. Şansınızı kendiniz yaratacaksınız ve sabırlı olacaksınız. Bu senenin programında neler var? Önümde kesinleşmiş iki program var. Biri Kenya’daki Büyük Göç ki, bu dünyanın en büyük göçlerinden biri. 1,5 milyondan fazla çöl hayvanının, yarım milyondan fazla zebranın, Tanzanya’daki Serengeti ile Masai Mara arasındaki bölgede, saat yönünün tersine hareket ederek yağmur bulutlarını takip ettikleri bir göç… Sürünün, Mara Nehri’nden geçişi. İnsan, bu gezileri yaptıkça doğanın dengesini daha iyi görüyor… Evet, doğada öyle bir denge var ki… Bir yandan av hayvanı dedikleri antiloplar, ceylanlar… Bunlar çok çabuk üreyebiliyorlar. Ama bir aslan bu kadar çabuk üreyemiyor. Gergedan da öyle… Doğa her hayvan için bir denge kurmuş. O hayvanlara da kendini koruma şansı vermiş. Müthiş hızlı kaçabiliyorlar, kulakları çok iyi duyuyor. Her hayvanın bir özelliği var. Bu özelliği iyi kullanan avcı avlanabiliyor. Kurban kaçabiliyor. Vahşi hayat dememeliyiz. Çünkü esas vahşi olan biziz, insanlar... Onlar tamamen saf bir içgüdüyle hareket ediyorlar. Doğada yavrusunu doğuruyor, besliyor, bütün bunları saf bir içgüdüyle yapıyor. Çektiğiniz fotoğraflara nasıl bir ilgi var? Wildlife Photographic Magazine, Nisan sayısında benim fotoğraflarıma dört sayfa ayırdı. Biyografimi ve 12-13 fotoğraf aldılar. Wild Planet de benimle temasa geçti ve bir fotoğrafımı istedi. Böyle bir iki yerde çıkıyor, hoşuma da gidiyor. “Doğada öyle bir denge var ki… Doğa her hayvan için bir denge kurmuş. O hayvanlara da kendini koruma şansı vermiş… Vahşi hayat dememeliyiz. Çünkü esas vahşi olan biziz, insanlar... Onlar tamamen saf bir içgüdüyle hareket ediyorlar.” •
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=