SEV Connect - İlkbahar 2019

56 CONNECT İLKBAHAR Kültür&Sanat 2001 yılıydı. Güney Afrika’ya gittik. İki günlük programın içinde, Afrika’nın en büyük milli parkı olan National Kruger Park da vardı. Mozambik’i de içine alan dev bir parktır. Ne olduysa, bu parktan içeri girdiğimde oldu. Afrika’nın vahşi yaşamı, parkları, beni bir anda sarıverdi. Ben buna, Afrika mikrobu diyorum. Bu mikrop insanın kanına girince bir başka oluyor. Güney Afrika’dan döndükten sonra, turizm acentelerine başvurarak Kenya’ya gitmek istediğimi söyledim. Bana “Ne işiniz var Kenya’da, niye gideceksiniz?” der gibi baktılar. Sonra küçük bir acentenin sahibi, “Ben size yardımcı olurum” dedi. 2003 Şubatı’nda Kenya’ya gittim. Masai Mara’ya girdikten sonra da her şey değişti. Önceden fotoğraf merakınız var mıydı? Hayır, yoktu. Daha çok, elimde küçük bir makineyle gidip fotoğraf çekiyor ve sonra da çektiklerimi seyrediyordum. Fotoğraflar çekip arkadaşlarımla paylaştıkça, işin yönü fotoğrafçılığa doğru kaymaya başladı. 2008’de daha ciddi bir makine aldım ve onunla sadece Afrika’da fotoğraf çektim. Biyoloji ya da zoolojiyle ilginiz var mı? Hiç yok. Ben hayvanları ve vahşi yaşamı seviyorum. Afrika’daki yaşam, saflık, doğanın içindeki denge büyüleyici… İçgüdüleriyle yaşayan bu hayvanlar, insanı kendilerine hayran bırakıyorlar. Kelebeklerin göçü bile muhteşem... 2015’te bu muhteşemliğin görüldüğü fotoğraflarla bir sergi açtım. Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nın (TESYEV) Mütevelli Heyeti üyelerindenim. 2016’da, vakıf yararına hem bir sergi açtım, hem de bir kitap hazırladık. Her ikisinin de masraflarını bizler üstlendik. Kitap ve sergide yer alan fotoğrafların satışından elde edilen gelir, TESYEV’e bağışlandı. Bu organizasyon bende, “Daha güzel fotoğraflar çekip, daha güzel şeyler yapıp, vakfın yararına başka şeyler yapabilir miyim?” düşüncesini oluşturdu. Benim bir özelliğim var; kurslara gitmekten hoşlanmıyorum. Fotoğrafçılık kursuna gitmek, not almak, işin teknik ayrıntılarını öğrenmek bana çok sıkıcı geliyor. Instagram’dan birini bulup takip etmeye başladım. Fotoğraf safarileri düzenleyen Güney Afrikalı bir şirketti. Safari fotoğrafçılığı uzmanı ve rehber Gerry van Der Walt ile temasa geçtim. 2016 Nisan’ında bana bir tur ayarladı. Gezmekten en çok keyif aldığınız bölgeler hangileri? Çölü çok seviyorum. Ocak ayında, bir arkadaşımla birlikte Güney Afrika, Botsvana ve Namibya’yı içine alan Kalahari Çölü’ndeydim. Kendimizin kullanacağı bir araç kiraladık, çadırlarda yatıp yemeğimizi kendimiz yaptık, bulaşığımızı kendimiz yıkadık. Daha önceki yıllarda da birkaç arkadaşımla Kalahari’ye gitmiştim. Böyle turlar yaparak iz sürüyor ve hayvanların nerelerde olabileceklerini bilmeye çalışıyorsunuz. Gerry’nin size nasıl bir etkisi oldu? Kendisiyle birlikte ilk kez Güney Afrika’da Private Game Rezerve’e, Londolozi’ye gittik. Eşim, arkadaşlarım ve kızım da vardı. Gerry ile tanıştık. Onun sayesinde çok keyif aldım. Fotoğrafçılık konusunda bana bir görüş ve bakış açısı kazandırdı. Benim fotoğrafçılığımı en ciddi şekilde ele alan kişi Gerry’dir. Derken Gerry ile birlikte birkaç kez daha Afrika’ya gittik, arkadaş olduk. Hâlâ onunla gidiyorum. Wildlife Photography üzerine birkaç seminerine de katıldım. Facebook ve Instagram hesaplarım var, oralarda her gün birer fotoğraf yayınlıyorum. Profesyonel bir fotoğrafçı değilim, çektiklerimi satmıyorum, bu benim hobim. CONNECT+ DİJİTALE ÖZEL BÖLÜM Turkcell Dergilik, Vodafone dMags ve sev.org.tr/connect adresinden Yabanın Sakinleri özel ek bölümümüze erişebilirsiniz.

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=