SEV Connect - İlkbahar 2018

8 CONNECT İLKBAHAR ANNEANNEMIN EVINDEN KALANLAR Eda Soylu (UAA’09) Eda Soylu ile 2 Mart- 14 Nisan tarihlerinde Mixer’de açtığı sergide buluştuk. anneanne evi; oyması ile, varağı ile. Ve anneannemin hastalık döneminde salonun erimiş perdeleri ilişti gözüme. O an bu serginin ismi düştü içime ‘Anneannemin Evinden Kalanlar’; biliyordum, çünkü bir gün gidecekti. Evlerin içinde yaşayana, içinde yaşayanınsa evine benzediğini yine o an fark ettim. Ve bu süreç başladı, bu boşluğu eşyalar üzerinden algılayabilme süreci, gölgelerde sığınak bulabilme süreci. Giden ile satır aralarından kurulmaya çalışılan bağ, artık fiziken var olmayan bir kimse ile anı biriktirme çabaları, gidenin aslında çırılçıplak kalışı kendini savunamayışı ve en nihayetinde sığınılan eşyalar… Bütün bunlar bu ANNEANNEMIN EVINDEN Kalanlar, sanatçı Eda Soylu’nun İstanbul’da gerçekleşen üçüncü kişisel sergisi. Uzun zamandır üzerine yoğunlaştığı ev kavramına bu sefer çok derinlerden, kendi yaşadığı kayıp üzerinden yaklaşmış. Bir insanın evine benzemesi, evi ile beraber erimesi, ardında oluşan boşluk, kayıp, hüzün, sızı ve eşyaların tesellisi... Soylu, gitmekte olan insanı ve o insanın içinde yaşadığı mekânı gözlemlemiş uzun süre: “Eriyen yalnızca anneannem değildi. Hep bütün sandığım o ahenkli ev aslında içinde kırılganlık diye adlandıracağım anlar barındırıyormuş asla fark etmediğim. Bütün eşyalar bir diyalog içinde, tam bir serginin temelini oluşturan düşünceler.” Soylu çalışmalarını “Yerleştirme Sanatı” olarak tanımlıyor. “Ben ev ve barınma kavramları üzerinde uzun zamandır çalışıyorum. Materyallerin birbirlerinin içinde barınması, işlerin bir yerde barınması, benim bir yerde barınmam... Tüm bunlar bir bütün aslında. Mekân – insan – eser ilişkisi çok büyük öneme sahip yerleştirme sanatında. Mekânla ne kadar bütünleştiği, ait olduğu, insanların hayatının ne denli parçası olabildiği, ne kadar dokunabildiği, üzerinde mütemadiyen düşündüğüm konular.” 2013 yılından beri “Ve Evin Yüzü Burkuldu” adlı bir seri üzerine çalışan sanatçının yaptığı işler, ilk önce “Unutulmuyor Ne Tuhaf!” adlı kişisel sergisinde, ardından Balat sokaklarına yerleştirdiği betona gömülü çiçeklerden oluşan “Duvar Kağıdı” işinde, akabinde Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleşen “Evi Yeniden Kurmak” sergisinde ve son olarak da Mixer’de “Anneannemin Evinden Kalanlar” sergisinde vücut buluyor. Burukluk ve sızı aslında hepsinin ortak teması. Sözü Eda Soylu’ya veriyoruz: “Sızı, gidenin ardından evini ve eşyalarını toplarken karşınıza çıkan kırılmış bir vazodur, seloteyple yapıştırılmış; bütünlüğün içinde sessizce duran erimiş bir perdedir, çıkmış duvar kağıdıdır, çatlamış ama atılmamış tabaklardır, ayağı kırık bir masa, sandalyenin kırılmış ahşap oymasıdır. Sızı, içinde hüznü barındırır. Bütün bu kalanlar eve yer etmiş, zaman donmuş ve ev kalakalmıştır. İşte bu kalakalmışlıktır sızı.” Üsküdar Amerikan Lisesi’nde eğitim görürken bir yılını öğrenci değişim programıyla Michigan’da geçiren Soylu, orada sanata ilgisini fark ederek, UAA sonrası ABD’de Rhode Island School of Design’da (RISD) resim eğitimi aldı. RISD’de okurken okulunun Avrupa Onur Programı ile altı ay Roma’ya gönderildi. 2013 yılında RISD’den mezun olduktan sonra Türkiye’ye dönerek İstanbul’daki atölyesinde çalışmalarına başladı. Ayaküstü FOTOĞRAF: COŞKUN ÇELER “İçimdeki hüzne ve sızıya bir barınak bulma yöntemi olarak gördüğüm bu sergi, eşyalar üzerinden, boşluğu algılayabilme çabamdır.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=