SEV Connect - İlkbahar 2018
42 CONNECT İLKBAHAR B izim kuşağın çocukluğundaki Amerika ve Amerikalı imajı biraz değil, fazlasıyla ikircikli, karmaşık. Kore Savaşı'na katkının getirdiği yakınlık ve yatkınlık, süttozunun tadıyla gölgelenmiş gibi. Belki de bu nedenle Semir Arslanyürek’in Şellale filminin bir karesi yüreğimizi soğutuyor. Celal Bayar’ın Amerika ziyaretinden sonra Nevşehir Göreme yöresinin 1950’li yıllarda tadilatıyla, şimdi herkesin adını unuttuğu Barış Gönüllüleri’nin şımarıklığı arasında bir denge oluşmuş. Kısa ifadesiyle "Güzel Amerikalıdan Çirkin Amerikalıya" salınan bir görünüm. Talas Tarsus Ortaöğretim kurumlarının oluşumunun yüzyılı aşan serüveni dikkatlice incelenmeli. Türkiye coğrafyasının özelliklerinin belki de bu coğrafyanın insanlarından daha iyi farkındalar. Frank A. Stone’un yazdıkları bunu gösteriyor. Ancak her şey, her dönem amaçlanan noktaya doğru seyretmiyor, seyredemiyor. Eğitimi de bu ana eksen çerçevesinde görmek gerekiyor. Her şeyde insan unsuru önemli. Amerikan zihniyetiyle Türkiye’nin o dönemdeki zihniyeti, tam tekmil örtüşmüyor. Talas ve Tarsus’ta 1960’lı yıllardaki süreç içinde iki silüet çelişkileriyle birbirini Kültür&Sanat Türkiye’den Aydın Portreleri: Kurtuluş Kayalı EDITÖRLÜĞÜNÜ AYTAÇ YILDIZ’IN YAPTIĞI “TÜRKIYE'DEN AYDIN PORTRELERI” ADLI KITAP DIZISININ ILKI, YAŞAM TARZIYLA, HOCALIĞIYLA, YAZI VE KONUŞMALARIYLA NEV-I ŞAHSINA MÜNHASIR BIR ÇIZGI YARATAN KURTULUŞ KAYALI'YA AYRILDI. KURTULUŞ KAYAL I ( TAC ’ 68 ) KONU BAŞLIĞIMIZ “Türkiye’den Aydın Portreleri” olunca, ilk kitabın Kurtuluş Kayalı’ya ayrılması, kendisini yakından tanıyanları, öğrencilerini, akademik dünyayı hiç şaşırtmayacaktır. Onların ortak düşüncesine göre Kurtuluş Hoca farklıydı. Peki, nasıl bir farktı bu? Bir kere, sinemadan sosyolojiye, edebiyattan mizaha birçok alanda, çok farklı insanlara ilişkin, çok değişik konularda çalışmalar yapmıştı. Uygur Kocabaşoğlu’na (TAC’64) göre Kayalı, “Kemal Tahir’i en iyi analiz edenlerden biriydi.” Türk sinemasının en önemli yönetmenlerinden Metin Erksan, onun için “Türkiye’deki tek sinemabilimcidir” diyerek hakkını teslim etmişti. Bu çalışmaların ortak noktasını ise “yerli bir bakış açısı” oluşturuyor. Doktorasını Kurtuluş Kayalı’nın danışmanlığında tamamlayan Fahri Yetim, onun için şunları söylüyor: “Kayalı’nın en belirgin vasfı, yerli düşünceyi merkeze alması ve her şeye yerlilik nokta-i nazarından bakmaya çalışmasıdır.” Yazar Ahmet Özcan, Kayalı’nın sosyal hayatını değerlendirirken ilginç gözlemlerini aktarıyor: “Belediye otobüsünde kitap okuyan, çay ocaklarında çay içen, Kızılay’da lisansüstü öğrencileriyle buluşan, yalnız gezerken bulamayacağınız bir hoca portresi, onun zihninde çoğalan görüntülerden oldu.” Bu kitabı yayına hazırlayan Aytaç Yıldız’ın Kayalı hakkında söyledikleri dikkate alındığında, niye ilk kitabın Kurtuluş Hoca’ya ayrıldığını anlamak güç değil. Dediklerine kulak kabartalım: “Daima içimizden biri gibi davrandı. Yapay seçkinlik gösterilerine başvurmadı. Bir iktidar yaratmadı. Kendine ait bir ada gibi bağımsızlığını sürdürdü. Heyecanını korudu. Son kertede gençlerin ve halkının yanında duran biriydi o.” Vurgulamakta yarar var. Aytaç Yıldız, son derece titiz bir çalışmaya imzasını atmış. Hem çok eğlenceli (Sait Munzur’un yazısı, nice mizah yazarlarına taş çıkartır) hem çok bilgilendirici (50’li yıllardan başlayıp bugüne kadar gelen olaylar, tartışmalar, bugün bize biraz acı, biraz komik gelen 27 Mayıs afişleri ve Uygur Başoğlu’nun o müthiş testi) çok keyifle okunan bir kitap ortaya çıkmış. Birkaç Anekdot ve İki Silüet Eşliğinde Flu Bir Tarsus Amerikan Koleji Fotoğrafı KURTULUŞ KAYALI CONNECT IÇIN KALEME ALDI:
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=