SEV Connect - İlkbahar 2018
CONNECT İLKBAHAR 33 sinemaların kapılarına kilit vurmasının sebeplerinden biri oldu. Sevindirici haberse bu yılın ilk aylarında geldi. Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu Funda Kocadağ Salciccia, oğluyla birlikte, 50 yıllık aile mülkleri olan, ancak son 25 yıldır kiracılar tarafından işletilen Kadıköy Sineması’nın başına geçti. Bunu, alışageldiğimiz bir “el değiştirme” olarak görmek, yanıltıcı olabilir. Zira Salciccia ve oğlu, bu mekânı salt bir mülk olarak değil, babadan/dededen kalan kültürel miras olarak değerlendirince, ortaya bir sinemadan çok daha fazlası çıktı. Kadıköy Sineması, 1967’de açılıyor ve 1968’de de babanız burayı satın alıyor. Babanızın hangi saiklerle burayı satın aldığını öğrenebilirmiyiz? Burası ilk önce tiyatro salonu olarak açılan, sonra sinema gösterilerine de yer verilen bir yer. Babamın hem sinema hem de tiyatrosever olmasının, mekânın satın alınmasında önemli rolü var. Babam çok titiz biriydi, işletmenin başında da titizlikle durdu. Sinemanın açıldığı ilk yıllarda televizyon yoktu; televizyon ve videonun hayatımıza girmesiyle birlikte sinema sektörü duraklama yaşadı. Ardından AVM’lerin içine sinema salonları açılmaya başladı. Bu durum, “kapısı sokağa açılan” diye tabir ettiğimiz sinemaların kapanmasına; yerlerine mağazaların, kafelerin açılmasına neden oldu. Babam, bu konuda sıkı bir duruş sergiledi. Bize sürekli, “Ben hayattayken buranın sinema ve tiyatro salonu olarak kalmasını istiyorum,” derdi. Maalesef kendisini geçen sene kaybettik. Biz de manevi mirasını yaşatmak amacıyla kolları sıvadık. İşin başına geçtikten sonra neler yaptınız? Burada iki salonumuz var. Biri 50 kişilik cep salonu, diğeri de orijinal salon. 318 kişilik orijinal salonumuz, hiç değişmedi. Rahmetli Melih Koray fevkalade bir iş çıkarmış. Yapıldığı sene, İtalya’da “Mimari TasarımÖdülü”ne layık görülmüş. Biz ödüllü olduğunu bilirdik, biraz daha araştırınca gördük ki, Yapı Kredi Yayınları tarafından, 2010 yılında “İstanbul Tiyatroları” adıyla yayınlanan üç ciltlik serinin bir cildi, Anadolu Yakası’ndaki tiyatroları anlatıyor. O kitapta bizim mekânımıza üç sayfa yer ayrılmış. İşletmenin başına geçtikten sonra, fuayeyi tamamen makyajladık. Duvarları sergiye uygun hale getirdik. Başlangıç olarak, Prof. Dr. Ergin İnan’ın eserlerini; ardındansa Deniz Say ve Funda Tarakçıoğlu’nun resimlerini sergiledik. Buranın çok güzel bir akustiği var, o nedenle yakın bir tarihte Oda Müziği konserleri düzenlemeyi deplanlıyoruz. Ayrıca, gençlerden gelen taleplere kulak verip cuma ve cumartesi geceleri, saat 23.30’dan sonra film gösterimleri olacak. 35 milimetrelik makinemizle göstereceğimiz nostaljik filmlerse, izleyicilere bambaşka duygular yaşatacak. Kitap ve film söyleşilerinin olduğu, fotoğraf ve resim sergilerinin bulunduğu küçük bir kültür-sanat merkezi yaratmayı amaçlıyoruz. Çocukluğunuz burada geçmiş olsa gerek… Sinemaya ilginiz varmıydı? Sinemanın bize geçtiği 1968’de, küçük bir çocuktum. Daha sonraki 25 senem burada geçti. Üsküdar Amerikan’a gittiğim lise yıllarında, arkadaşlarımla en büyük eğlencemiz, burada film seyretmekti. Bu durum bizim kanımıza işledi elbette. O yıllarda burada kışın sinema gösterilir, yazın da tiyatro sahnesi olarak kullanılırdı. Zeki Alasya, Metin Akpınar, Nejat Uygur, Genco Erkal, Nisa Serezli, Tolga Aşkıner gibi tiyatronun en büyük isimleri sahneye çıkardı. Gösteri bittikten sonra, bizim evde devam eden sohbetler olurdu. Hoş şeylere tanıklık etmiş bir çocukluk geçirdim, onun için de bu mekânı çok seviyorum. Gişe filmlerine değil de bağımsız filmlere yer veriyorsunuz… Evet, biz bağımsız filmlerin yanında bir duruş sergiliyoruz. Son yıllarda gişe filmleri tabir ettiğimiz Amerikan Sineması’nda bir yorgunluk olduğunu düşünüyorum. Diğer yandan festival filmlerinin ve bağımsız sinemanın atakta olduğunu görüyorum. Çok güzel, mesaj veren, düşündüren yapıtlar çıkıyor. Her şeye ticari gözle bakılmasına öylesine alışmışız ki; tarıma öyle baktık, hayvancılığa öyle baktık… Sinema da bu bakıştan payını aldı. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) düzenlediği 37. İstanbul Film Festivali’ndeki bazı filmler, burada gösterildi. İKSV ile görüşmeye nasıl başladınız? Mekânın makyajlanması amacıyla bir mimar grubuyla görüştük. Niyetimiz o çalışmalar tamamlanana kadar burayı kapalı tutmaktı. O esnada İKSV, buranın tekrar ailemize geçtiğini duymuş. Vakıf’tan kalabalık bir grup ziyarete geldi. İçlerinde gençler de vardı; salonu görünce çok beğendiler. Ayrıca burası tiyatrocuların da ilgisini çekiyor. Ama onun için farklı bir ışık sistemi gerekiyor. Yakın bir tarihte, tiyatro için gerekli zemin de hazırlanacak. Babanızdan sadece bir sinema değil, kültürel birmirası da aldınız… Babam, son 25 yıldır burayı kiracılar işletse bile, “Sinemacı Erol Bey” olarak tanınan biriydi. Çünkü ilk 25 senesinde gerçekten gönlünü koyan; sabah erken saatlerde açıp gece herkes çıkana kadar burada duran biriydi. Ayrıca, günümüzün dünyaca ünlü mimarlarından Zaha Hadid’in Azerbaycan’daki Haydar Aliyev Konser Salonu’nun tavan yapısı, bizim sinemaya çok benziyor. “Günümüzün harikaları” diye geçen yapı, aslında 54 sene önce Türkiye’de yapılmış. Bu sadece ailemiz için değil, Türkiye için büyük gurur kaynağı. Eğitiminizin iş hayatına etkisi nedir? Dönem arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde de konuşuruz; bizler UAA’dan çok iyi eğitim almış kızlar olarak çıktık gerçek dünyaya. Disiplin, çalışkanlık ve tuttuğunu kopartma, bütün mezunların ortak özelliği. Hatta bazen birbirimize espri yaparız “Üsküdar Amerikan gazı aldık” diye. Bu nedenle uzun yıllar çalışma hayatından uzak kalmama rağmen, tekrar döndüğümde hiç zorluk çekmedim. UAA’lılardan burada yapılacak çeşitli etkinlikler için öneri geliyormu? Evet, öyle teklifler var. İleride yapacağız. Şunu söylemeliyim ki, UAA bu konuda fevkalade bir dayanışma gösterdi. O desteğin gösterilmesi çok önemli, çünkü İstanbul’da hem kapısı sokağa açılan hem de bağımsız filmler gösteren sinema sayısı çok az. Sorumluluk biraz ulusal medyaya, biraz sinemaseverlere düşüyor. Yaparsak hep birlikte yapacağız. Bilgi için Kadıköy Sineması’nda gösterilen filmler ve gerçekleştirilen etkinliklerle ilgili daha detaylı bilgi için www. kadikoysinemasi. com internet adresini veya Instagram’da kadikoy sineması official’ı ziyaret edebilirsiniz. • Funda Kocadağ Salciccia ve oğlu Erol Yusuf, mekânı sanat merkezine dönüştürme çalışmalarını sürdürüyor.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MjIxMTc=